Temel Yeterlilik Testi (TYT), üniversite sınavının ilk ve girilmesi zorunlu olan oturumudur. Gerek lisans gerek ön lisans bölümleri olsun hangi düzeyde üniversite eğitimi almak istiyorsak gireceğimiz ilk aşama TYT sınavıdır. TYT konu kapsamı itibariyle genellikle lise 9 ve 10.sınıfların müfredatından oluşan ve temel düzeyde bilgileri içeren önemli bir sınavdır. Bu sınav yapı itibariyle daha çok yorum sorularını içeren ve anlam bilgisi sorularıyla da öğrencileri zaman zaman zorlayabilen ve disiplinli bir çalışma gerektiren önemli sınavdır. Bu sınava hazırlık sürecinin doğru planlaması ile başarıya ulaşmak mümkündür. Sınav yapısını incelediğimizde sınava hazırlanan adaylardan istediği şey bilgiyi anlamlandırıp yorumlayıp kullanabilmedir. Bu tür sınavlarda başarıya ulaşmak için öncelikle zamanı iyi yönetmeliyiz. Anlam sorularını çözmek eğer pratik eksikliğimiz varsa hayli uzun sürebiliyor. Soru çözümlerinde dikkatli olmak ve net bilgi içeren soruların yerine yorum içerikli soru seçimine dikkat etmek gerekiyor. Ayrıca sabırlı ve düzenli bir çalışma ile birden konuları bitirme çabasına girmeden, konuları bitirip yeterli tekrar ve soru çözümlerini yapıp ilerlemek gerekiyor. TYT ders çalışma tekniklerine göre programı oluşturduğumuzda özellikle TYT konuları için tekrarın öneminin farkına vararak haftalık programlarda tekrar rutinleri oluşturmalıyız. Bu tekrar rutinleri sadece konuların sözel olarak tekrar edilmesi değil soru üzerinden de tekrar edilmesini içeren tekrardır.
Çalışmalar sırasında kimi zaman çalışmaya istek ve motivasyon bulmakta zorluklar yaşanabilir. Kimi zaman ne için çalışıyorum? Sorgulamaları yapılabilir. Veya çalışmalar sırasında zorlukların yaşandığı, üstesinden gelmekte zorlandığımız konu ve sorularda da çalışmayı bırakmak isteyebiliriz. Tüm bunlar süreçte pek çok üniversite hazırlık adayının yaşayabildiği sorunlardır. Peki bu sorunların yaşanmasının temelinde ne olabilir? Kopmaların ve sonrasında tekrar toparlanmanın uzaması ve sık sık motivasyon bozukluğunun temelinde ne olabilir? Çoğunlukla bu gibi durumlar hedefsiz çalışmalarda görülebilmektedir. Ayrıca plansız ilerlemelerde sürdürülebilir olamamaktadır. Hedefsiz çalışmanın olup olmayacağı pek çok kez tartışılmıştır. Hedefsiz çalışma sonuca ulaşma konusunda yeterli değildir. Sınavı bir bütün olarak düşündüğümüzde hazırlık dönemimizde yaşadığımız zorluklarda ve başarısızlıklarda hedefsiz çalışma bizim çalışmayı sürdürmemizde engel teşkil edecektir. Hedeflerimizin iyileştirici etkisi vardır. Yorulduğumuzda, sıkıldığımızda ve başarısızlık yaşadığımızda bizi diri tutan şey hedeflerimizdir. Tekrar çalışma masasına yeniden oturmamızda eksiklerimizin giderilmesinde ve her başarısızlık sonrası tekrar silkelenmemizde oluşturduğumuz hedeflerin önemi büyüktür. Bu toparlanmayı hedefsiz yapmamız pek mümkün değildir. Ancak bazen belirlediğimiz hedeflerde bize moral ve motivasyondan çok stres oluşturur. Neden böyledir? Bunun sebebi belirlediğimiz hedefin bize göre olmaması, yanlış hedef belirlenmesi veya belirlediğimiz hedefe ilişkin gerçekçi olmayan beklentilere girmemiz etken olabilir. Hedef belirlemek aslında biraz sancılı bir dönemdir. Hedef belirlemeden önce kendimizi iyi tanımalı neyi yapabileceğimizden çok neyi yapmakta zorlanacağımızı veya isteksiz olabileceğimizi belirleyerek bunların farkına vararak oluşturmak önemlidir. Ayrıca hedef belirlerken yapılan bir yanlışta hedefi kendimiz için değil ailemiz, çevremiz için belirlemeye çalışmamızdır. Yani çok istekli olmadığımız, tutkuyla, şevkle sarılmadığımız bu hedefler bizim çalışmalarımızın uzun soluklu olmasını engelleyebilir. Ya da isteksiz çalışmaya sebep olabilir. Hedeflerin net olması, boşlukların olmaması ve kendimize göre olması önemlidir. Bu doğrultuda oluşturulan hedefler kalıcı olacağı gibi çalışmalarımızda başarısızlığa düştüğümüzde tekrar toparlanabilmemizde etkili olacaktır. Hedefi doğru belirledikten sonra planlama kısmına geçmemiz gerekir. Genellikle plansız ilerlemeler yaygın oluyor. Ya da bu planlamalar uzun süreli değil anlık, haftalık veya aylık oluşturulup sürekliliği sağlanamayabiliyor. Planlı ilerlemek sadece ders çalışmak olarak algılanmamalıdır. Sınav hazırlıkları uzun sürdüğü için kendimize zaman ayırmayı ihmal etmemeliyiz. Bunu söyleme sebebimiz planlamak, program yapmak dendiğinde pek çok kişinin ön yargısı olabiliyor. Sürekli çalışması gerektiğini düşünebiliyor. Ancak planlamalarımızda haftalık kendimize yapmaktan keyif alacağımız etkinlik veya aktiviteleri de eklemek önemlidir. Planlamada eksiklerimizin tespit edilerek önce aylık hedefler belirlenmeli, sonra bu aylık hedefler haftalara paylaştırılmalı ve sonrasında günlük hedefler belirleyerek çalışmalarımızı sürdürmeliyiz. Bu arada sıklıkla günlük kaç saat çalışmalıyım? Sorusu soruluyor. Bu soruya net bir cevap vermek doğru olmayabilir. Çalışma bireyseldir. Herkesin hazır bulunuşluğu, alt yapısı ve öğrenme hızına göre değişkenlik gösterebilir. Bu nedenle çalışmalarınızda ve yaptığınız planlamalarda şekle odaklanılmamalıdır. Günde şu kadar saat çalışırsan kazanırsın! Bu tür söylemler gerçekçi değildir. Kendinizi başkalarının çalışma hızı ve kişisel öğrenme stilleriyle kıyaslayıp plan yapmamalısınız. Planlama sırasında özgün olmalı ve doğrudan kendi eksikliklerinize yönelmelisiniz. Başarı için istek ve doğru planlama önemlidir. Plansız bir istek ve hedef eksik kalır. Çalışmalar sonucunda yeterli verim alınamayabilir.
Sınav hazırlıklarında bizim en büyük yardımcımız kaynak kitaplardır. Kaynak kitapların yani soru bankaları, test ve denemelerin, konu anlatım kaynaklarının doğru seçilmesi önemlidir. Burada güncellik ve bunun yanında soruların, içeriğin sisteme uygun olmasına dikkat edilmelidir. Kaynak kitap temininde sorun yaşanmamaktadır. Ancak kaliteli ve sınav sistemine uygun kaynak seçimi biraz araştırmayı gerektirir. Yanlış veya rasgele kaynak seçimi çalışmalarımızın verimsiz olmasına neden olur. TYT kaynak seçiminde “zor” kaynak arayışı, ya da zor soruları çözen sınavı kesinlikle kazanır anlayışını terk etmekte fayda var. Ösym sınavı çok kolay, kolay, orta, zor ve çok zor olarak ayırmaktadır. Soruların da yaklaşık %70 lik kısmı ortalama yani çok kolay, kolay ve orta düzeyde sorulmaktadır. Ortalama zorluk düzeyi de göz önüne alındığında kaynak seçiminde zor kaynak ve soruların çok fazla çözülmesi sınava çok katkı sunacağı anlamına gelmiyor. Zor soruların yer aldığı kaynaklar gereğinden fazla zora odaklanmamıza ve kolay veya orta seviye soruları çözerken fazlasıyla detay düşünmemize ve soruyu sorgulamamıza neden olabilir. Sınavlarda zor soruları çözüp kolay sorularda kaybeden pek çok aday olabiliyor. Bu tür risklerle karşılaşmamak için kaynak seçimimizin sisteme uygun düzeyde olması önemlidir. Öncelikle kolay ve orta seviye kaynakları alıp sonradan bu kaynaklar bittikten ve konu yerleştikten sonra zor seviye bir kaynakta alınıp farklı soru tipleri ve soru düzeyleri çözülebilir. Doğru kaynak seçimi için uzman görüşleri almak önemlidir. Seçilen kaynakların güncelliği konusunda ders öğretmenlerinden tavsiyeler alınabilir. Sistem değişiklikleri ile yeni soru tiplerine uyum sağlayan kaynaklar tercih edilmelidir. Kaynak arayışında bulunan adayların ders kitaplarına da çalışması ve ders kitaplarındaki konuların ve yayınlanan örnek sorularında incelenerek çözülmesi verimli bir çalışma olacaktır. Kaynaklarımız ve çıkmış soruları da karşılaştırarak uyumlu olup olmadığını da inceleyebilirsiniz. Kaynakların çözümlü olmasına dikkat edilmelidir. Çözümlü soru bankaları yanlış yaptığımız soruların adım adım öğrenilmesini sağlamasının yanında konunun kısaca tekrarının da yapılmasını sağlar. Soruları çözdükten sonra çözüm yollarını okuyabilir veya varsa video destekli çözümlerinden de çözüm yollarını inceleyip takip edebiliriz. Ayrıca kaynak seçiminde yapılan bir hata da “herkes” in çözdüğü kaynaklara yönelmektir. Burada herkesin çözmesi o kaynağın güvenilir veya ÖSYM tarzına uygun olacağı anlamına gelmiyor. Kaynak çok satabilir fakat sistemden uzak olabilir. Bu nedenle seçimlerde çok satılmasına göre tercih etmemeliyiz.
Yetersiz Tekrar ve Pratik
Sınavda sorumlu olduğumuz birden çok ders ve pek çok konu var. Sürekli bir bilgi edinme durumu içerisindeyiz. Bir tarafta yeni bilgileri öğrenmek diğer taraftan da öğrenilen bilgilerin pekiştirilmesini sağlamak zorundayız. Bilginin öğrenilmesi sırasında istekli olunurken o öğrenilen bilgilerin pekiştirilmesi veya tekrarının yapılması konusunda aynı istek her zaman olmayabiliyor. Yani konuları bir an önce tamamlayıp bitirip sonra soru ağırlıklı gitmek gibi pek doğru olmayan bir çalışma yöntemi uygulanabiliyor. Peki bu yöntem neden uygun değil? Bu yöntem şeklen verimli ve olması gerektiği gibi görünse de işin özünde sınava hazırlanan üniversite adaylarının konu bitiminde yeterli soru çözümü yapmadan, yeterli sözel tekrar yapmadan, yeterli analiz yapmadan yeni konuya geçmelerine ve bir önceki bilginin kısa süre içerisinde konu yetiştirme telaşının gölgesinde kalmasına neden olabiliyor. Yani konu bittikten hemen sonra bol pratik yapmalıyız. Bu pratikler konu ile ilgili çok sayıda soru çözümü şeklinde yapılabilir. Öncelikle çözümlü sorularla öğrendiğimiz bilgilerin soru üzerinde uygulanma aşamalarına dikkat edilip sonrasında da seçtiğimiz güncel soru bankalarından sorular çözülebilir. Bu yöntem bilginin zihnimize işlenmesinde son derece önemlidir. Bilginin hem öğrenilmesi hem de pratik noktasında bize büyük kazanımlar sağlatır. Konuyla ilgili yeterli düzeyde soru çözdüğümüzü ve bu sorularda konuya hâkim olduğumuzu gözlemleyebiliyorsak yeni üniteye geçebiliriz. Yeni üniteye geçtiğimizde yaptığımız yeni konu çalışmasının sonrasında da daha önce bitirdiğimiz konuya ilişkin tekrarın özellikle soru üzerinden yapılmasına özen göstermeliyiz. Konu hakkında sorular çözerek önceki öğrendiklerimizi pekiştirmeye dönük güzel bir çalışma yapmış oluruz. Sürekli pratik yapmak ve ilerleyen haftalarda da daha önceden bitirdiğimiz konuları sözel olarak tekrar etmek, notlarımıza bakmak konunun kalıcılığını sağlayacaktır. Bu tekrarların nasıl, ne aralıkla, kaç saat yapılacağı gibi sorular zihnimizde belirebilir. Burada en önemli nokta çalışma planının hazırlanmasıdır. Yani tekrar, soru çözümü ve pekiştirme ile ilgili tüm çalışmalarımızı bir programa dahil etmeliyiz. Eğer bu program yapılmazsa tekrarı belki kısa bir süre yaparız ama uzun soluklu ve sürdürülebilir olması çok zordur. Plan oluştururken bunu nasıl ekleyeceği konusunda zaman zaman üniversite hazırlık adaylarından sorular gelir. Planlama yaparken öncelikle kendimize günlük rutinler belirlemeliyiz. Bu rutinleri her gün için programımıza yazmalıyız. Tabi burada okul, kurs veya çeşitli faaliyetleriniz varsa her gün çalışmalarınızı aynı yoğunlukta yapamayabilirsiniz. Bazı günler daha sıkı olurken bazı günler daha az yoğunlukta olabilir. Rutinlerimizden sonra programda derslerin önem düzeyi ve bizim derslerdeki eksikliklerimize göre günlere dağıtabiliriz. Sonrasında tekrar için ayıracağımız zamanı belirlemeli ve mümkünse çok sıkışık olduğumuz günlere değil biraz daha rahat olduğumuz veya çalışmaktan keyif aldığımız derslerin olduğu günlere ekleme yaparsak uygulama şansımız arttığı gibi tekrarları yaparken aceleci olmadan amacına uygun olarak gerçekleştirmiş oluruz. Tekrarlarda da test ağırlıklı yaparak bol pratik kazanabiliriz.
TYT Motivasyon Yöntemleri, Eksikliği ve TYT Stres Yönetimi
Uzun süreli çalışmalarda motivasyonumuzun her zaman aynı kalmasını bekleyemeyiz. İniş çıkışların olması, dalgalı bir seyir olması çok doğaldır. Burada önemli olan motivasyon düşüşlerinde panik yapmadan yaptığımız çalışma planına sadık kalarak devam edebilmektir. Motivasyon düşüklüğü toparlanmazsa stres düzeyimizde bir artışa neden olur. Stresin artmasıyla yaptığımız çalışmalarımızdan yeterli verimi alamayacağımız gibi kendimizi ve çalışmalarımızı sorgulamaya bu durumda yapamayacağımıza inanmaya kadar giden bir sürece dönüşebilir. Tekrar etmekte fayda var stres ve motivasyon düşüklüğü bu süre içerisinde olağan bir durumdur. Önemli olan bu durumu yönetebilmektir. Bunun için öncelikle stresin sebebini bulup buna göre bir tavır almamız gerekiyor. Her şeyin bir çözümü vardır. Ancak bu noktada istekli ve kararlı olmak gereklidir. Stres ile baş edebilmek için öncelikle sınav çalışmalarımızı planlı sürdürmemiz gerekiyor. Planlı çalışma stresi bastırmamıza ve yönetmemize neden olur. Stres her zaman korkulacak bir şey değildir. Ancak olması gerektiği makul düzeyde varsa korkulmayabilir. Hatta öğrencilerin çalışmaları yönünde onları harekete geçiren bir özelliği de vardır. Bu bakımdan stresin olduğunu ve gerçeğini kabul etmeliyiz. Buna göre soruları yanlış yaptığımızda veya bir konuda gereğinden fazla oyalandığımızda, zorlandığımızda karamsarlığa kapılmadan çalışmaya ve yanlışlarımızın üzerine gitmeye çalışmalıyız. Yanlış soruların bizim için bir tehdit olmasına müsaade etmemeli o yanlışın sınavdan önce fark ettiğiniz ve kapatmak için bir fırsatınızın olduğu düşüncesi ile bakabilmeyi başarırsanız çalışmalarınızda stres faktörünün etkisini giderek kaybettiğini ve daha motive olmaya başladığınızı göreceksiniz. Stresin ağırlıklı nedeni çalışmalardaki verimsizlik ve düzensizlikten kaynaklansa da uzun soluklu sınav hazırlıklarında planlı ve düzenli çalışılmasına rağmen aynı şeylerin tekrar edilmesi ve mental yorgunluk nedeniyle ortaya çıkması da görülebilen bir şeydir. Burada hem zihnimizi dinlendirecek hem kaygı ve stresimizi azaltacak ve motivasyonumuzu artıracak etkinlikler yapabiliriz. Haftanın belli günleri kendimize zaman ayırarak hoşlandığımız etkinlikleri yapabiliriz. Arkadaş veya ailemizle zaman geçirebiliriz. Eğer ilgimizi çekiyorsa zekâ oyunları oynayarak hem kafa dağıtmış hem de dikkat güçlendirme ve beyin egzersizi yapmış oluruz. Bu dönemde bizi en rahatlatacak olan aktivite fiziksel aktivitelerdir. Yürüyüşler yapmak, spor yapmak bedensel olarak rahatlattığı gibi zihnen de rahatlamamızı sağlayan başlıca etkinliklerden biridir.
TYT Sağlık İpuçları ve Beslenmenin İhmal Edilmesi
Her ne kadar önemsenmezse de beslenme çok önemlidir. Öğrencilerin sınav başarısı için çok önemli olarak görülmese de son derece hayati bir konudur. Beslenme alışkanlığımızın düzenli ve sağlıklı olması gerekiyor. Bu noktayı sadece sınav için önemli görmemekte fayda var. İnsan olarak gelecekteki yaşantılarımızda da hayalini kurduğumuz pek çok planın gerçekleşebilmesi için sağlığa ihtiyacımız olduğunu unutmayalım. Ne kadar sağlıklı beslenirsek zihnimiz ve vücudumuz o kadar iyi çalışır. Yapılan tüm araştırmalarda sınav başarısında beslenmenin öneminden bahsedilmektedir. Beslenme ve mutluluk arasında ciddi bir bağlantı vardır. Beslenme ve stres, depresyon arasında da önemli bir bağlantı vardır. Ne kadar sağlıklı ve düzenli beslenirsek sonucu o kadar güzel olacaktır. Sınav senesi sağlığımızı riske atacak her şeyden uzak durmamız gerekiyor. Bilim insanları beslenme bozukluğunun beynin algılamalarında da sorunlara neden olduğunu belirlemişlerdir. Beslenme düzeninde bir düzensizlik olanların öncelikle sağlıklı beslenmeye özen göstermesi ve düzenli olarak egzersiz yapması gerekmektedir. Beslenmenin yanında spor yaparak, çeşitli bedensel ve fiziksel aktivitelerle daha sağlıklı bir bedene ve daha güçlü bir beyne sahip olabiliriz. Tıpkı dersler için program hazırladığımız gibi kendimize beslenme ve sağlıklı yaşam içinde sağlık ipuçlarını içeren bir program yapabiliriz. Bunu kesinlikle yapmalı ve ötelemeden ertelemeden hemen uygulamaya geçirmeliyiz. Pek çok aday sınavlara hazırlıkta gece geç saatlere kadar çalışmayı tercih ettiğinden geç saatlerde acıkıp abur cubur yiyecekler tüketiyorlar. Bu sağlıksız ve geç saatlerde tüketilen ürünler uyku düzeninin bozulmasına yani geceleri mide bozulması ve uyku düzensizliğine neden olabilirler. İnsan beyni ve vücudunun dinlendiği ve temizlendiği zamanlar uyku saatleridir. Bu saatlerde uyumaya ve özellikle uykumuza ve vücut işleyişimize olumsuz etkisi olmayacak besinler tüketmemeye özen göstermeliyiz.
Birazda merak ettikleriniz üzerine konuşalım. TYT hazırlıkta sıklıkla yapılan hataların temelinde erteleme alışkanlığı yatmaktadır. Yani o an yapmanız gereken bir çalışma, soru çözümü veya tekrarın hiçbir geçerli sebep olmamasına rağmen ertelenmesi ve bu durumun çalışma düzeninin sağlanmasını zorlaştırmasıdır. Ayrıca soru çözümlerinde yapılan yanlışların değerlendirilmesi ve doğru cevabın öğrenilmesinden sonraki süreçte o sorulara tekrar tekrar dönüp benzer soru tiplerinin yeterince çözülememesi, yapılan her yanlışta olumsuz düşüncelere teslim olup yapamayacağımıza inanmamız, hedef belirlemeden veya belirlediğimiz hedefe ulaşacağımıza inanmadan çalışmalarımıza başlamamız ve plansız ilerlememiz en sık yapılan hatalardandır. Bu hatalardan uzaklaşabilmek için etkili bir çalışma programı yapmamız gerekiyor. Bunun için kendimize ve hedeflerimize uygun yapmak istediklerimiz ile örtüşen, uygulanabilir, gerçekçi, kısa-orta ve uzun vadeli hedefleri kapsayan, eksik ve tekrarlara yer veren, haftalık incelenip değerlendirme yapılarak güncellenebilir bir program hazırlayarak bu hatalardan uzaklaşabiliriz. Bu süreçte motivasyonumuzu yüksek tutmak oldukça önemlidir. Motivasyonumuzda düşüşlerin olması halinde hemen sınav sonucu ile ilgili karamsar bir tablo çizmemeli ve sonuca ilişkin olumsuz bir değerlendirme yapmamalıyız.